Hamilelik Süresince Hangi Testler Yapılmalı
İlk muayenesinde USG yapılarak fetal kalp atımı başlayıp başlamadığı kontrol edilen gebeden, troid fonksiyon testleri, tam kan sayımı, TORCH enfeksiyon belirteçleri, HIV HCV, Hepatit B, sifiliz tarama testleri, idrar tetkikleri istenir.
Gebelik boyunca yapılan kontrolleri sıralayacak olursak, 11hafta ve 13 hafta 6 gün arasında ikili tarama testi yapılması, sonrasında 16 hafta ile 18 hafta arasında yapılabilen üçlü tarama testi önerilir. 16-18 hafta arasında yapılabilen bir diğer tarama testi dörtlü testtir. 24 ve 28’inci hafta arasında OGTT denilen diyabet tarama testi önerilir. 28. Haftadan sonra gebenin şikayeti olup olmamasına göre kontrol tarihleri planlanır.
Gebelikte yapılan testler tarama ve tanı testleri olarak ayrılır, tarama testlerinde kromozomal ya da yapısal bir anomaliden şüphelenilmesi durumunda tanı testlerinin yapılması önerilir.
11 hafta ile 13 hafta 6 gün arasında yapılan bu testte önemli olan parametreler anne yaşı, ultrason ölçümlerinde fetus ense kalınlığı, anneden alınan kandaki PAPP-A ve B-HCG değerleridir. Bunlardan kombine risk oluşturulur. Bu test bize trizomi 21 (down sendromu) , trizomi 18 gibi kromozomal anomaliler hakkında bir risk oranı verir. Risk oranı yüksek ise; Amniosentez dediğimiz tanı testinin yapılması önerilir.
Testler arasında en değerlisi ikili tarama testidir
İkili tarama testinin zamanında yapılması önemlidir. İkili tarama testinin duyarlılığı % 90 olup tarama testleri arasında en yüksek orandır. İkili testin zamanının kaçırılması durumunda üçlü tarama testi veya dörtlü tarama testi yapılması önerilir. Bu testler 16 ve 18’inci haftalar arasında yapılabilir. Üçlü tarama testi duyarlılığı yüzde 65 dir. Üçlü tarama testi kromozomal anomalilerin yanı sıra bebekte nöral tüp defekti denilen yarık dudak- damak, omurgada açıklık ile ilgili de risk oranı verir. Dörtlü tarama testi duyarlılığı yüzde 80 olup sadece Down Sendromu hakkında bir risk oranı verir.
Ayrıntılı ultrason
18 ve 22’nci hafta arasında ayrıntılı ultrason yapılır.Bu ultrasonda hem bebek hem de bebek dışındaki tüm yapılar değerlendirilmeye çalışılıyor. Bebeğin plasentası, amnion mayi, rahim ağzı uzunluğu, bebekte beyin, kalp, ekstremite, gastrointestinal sistem, genito- üriner sistem değerlendirilmeye çalışılır. Haftası geçtiği takdirde değerlendirme yapılamamaktadır. Gebeliğin ilerleyen döneminde takip açısından ayrıntılı usg yapılmış olması çok önemlidir.
Amniyosentez hangi durumlar da yapılması önerilir
Amniyosentez bir tanı testidir. Amniyosentez tanımını yaparsak; anne karnından bir iğne ile girilerek bebeğin içinde yüzdüğü sıvıdan 20cc kadar örnek alınıp incelenmesidir. İkili tarama testi risk oranı yüksek olan yada önceki gebeliğinde kromozomal anomali öyküsü olan gebelere bu testi öneriyoruz. Amniyosentez girişimsel bir işlem olup yüzde 1-2 komplikasyon görülme riski vardır. Girişimsel işlem gerektirmeyen NIFT (Non- Invasive Fetal Trisomy) testi ise herhangi bir risk faktörü oluşturmadan yüksek oranda doğru sonuçlar verebilmektedir.
Bebekten anne kanına bazı hücreler geçebilmektedir. Anneden alınan bir tüp kanda bebekten geçen bu hücreler yakalanarak incelenebilmektedir. Hiçbir zararı olmayan bir testtir, fakat yurtdışında incelenen bir test olduğu için biraz maliyetlidir. Yüzde 90 üzerinde bir güvenilirliği vardır.
Şeker yüklemesinin hiçbir zararı yoktur
Gebelerin yüzde 5’inde şeker hastalığı görülüyor. Şeker yüklemesi 24 ve 28’inci hafta arasında yapılıyor. Şeker testi için içilen sıvının içinde 75 gram şeker var ve yaklaşık bir baklava dilimine tekabül ediyor. Şeker hastalığı tanısı için yapılması gereken çok önemli ve zararsız bir testtir. Gebelikten önce şeker hastalığı olanlara da kan şekeri regülasyonu sağlandıktan sonra gebe kalınması uygun olacaktır. Şeker hastalığı saptandığında önce diyet ve egzersiz ile kan şekeri regülasyonu öneriyoruz. Eğer kan şekeri regülasyonu sağlanamazsa dahiliye veya endokrinoloji doktoru kontrolünde insülin başlanılıyor.
Şeker yüklemesi yapılmaz ise;
Gebenin şeker hastalığının fark edilememesi durumunda; hem annede hem bebekte ciddi rahatsızlıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Özellikle bebekte çok ciddi problemler oluşabiliyor; sacral agenezi, kaudal regresyon gibi iskelet sistemi anomalileri, ASD,VSD, büyük arter transpozisyonu, sol kalp hipoplazisi gibi kardiyak patolojilere, inperfore anüs, barsak atrezi gibi gastrointestinal sistem patolojilerine, polikistik böbrek gibi üriner sistem patolojilerine ,anensefali, mikrosefali gibi santral sinir sistemi patolojilerine sebep olabilmektedir. Ayrıca makrozomi denilen fetal ağırlığın 90 persantilin üzerinde olmasına ve buna bağlı doğum travmalarına neden olabilmektedir.