Hipertansiyonda İlaç Tedavisi ve Hasta Uyumu
Erişkin nüfusun neredeyse yarısında görülmekte olan hipertansiyon günümüzde takip ve tedavisi en iyi şekilde yapılabilen bir hastalık haline gelmiştir. İlaçsız tedavi ile tansiyonu kontrol altına alınmayan hastaların tedavisi için elimizde yeteri kadar ilaç mevcuttur.
Eskiden beri sözü edilen “yarılar kuralı” günümüzde geçerliliğini yitirmiş gibi görülmektedir. Önceleri hipertansif hastaların ancak yarısına tanı konabilmektedir; tanı konulanların da yarısına tedavi uygulanabilmektedir ve tedavi başlananların da ancak yarısında başarıyla tansiyon kontrolü sağlanabilir denirdi. Günümüzde halk sağlığı çalışmaları ve medya gücüyle hipertansiyon konusunda ciddi bir toplum bilinçlenmesi oluşturulmuştur.
Kalp yetmezliğinin nedenleri arasında yer alan hipertansif kalp yetmezliğine de neredeyse rastlanmaz oldu. Hipertansif inme ve beyin kanamalarını da eskiye oranla çok daha az görüyoruz.
Yine de takip ve tedavi konusunda sorunlar yok değildir. Sorunların ana kaynağı hastanın ilaca uyumsuzluğudur. Tedavi için kullanılan her ilacın yan etkileri de olacağı muhakkaktır. Hastaya en uygun ve en faydalı ilacın seçimi konusunda hekimin tecrübesi önem taşır. Hipertansiyona eşlik eden diğer hastalıklarına göre her hastada seçilecek ilaç farklı olabilir. Bu nedenle eşimin ilacı, komşunun ilacı diyerek gelişigüzel tansiyon ilacı kullanılmamalıdır.
Günümüzde kullanılan ilaçların etkisi genellikle 24 saat sürmektedir. Kanda 24 saat boyunca aynı düzeyde ilaç miktarı bulunacağı için alındıkları zaman dilimi çok büyük önem taşımaz. Yine de kan basıncındaki sirkadiyen ritim, ilaçların yarı ömrü gibi bazı ayrıntılar nedeniyle hastanın sabah uyanır uyanmaz ilacını yutması biraz daha iyi olabilir. Bizim önerimiz hastanın ilaçları ile bir badak suyu başucunda bulundurması ve uyanır uyanmaz yutması şeklindedir.
Hastanın tansiyonunu ölçerek ilacını alıp almamaya buna göre karar vermesi son derece yanlış bir uygulamadır. Tansiyon ilaçlarının kullanımındaki temel prensip her gün aynı saatte, aynı doz ilacın yutulmasıdır. Hele ki evde bir tansiyon ilacı bulundurup kendini kötü hissettikçe herhalde tansiyonum çıktı diyerek ilacı kullanmak yanlışların en büyüğüdür.
Hastaların aynı anda birkaç tansiyon ilacını beraber yutmasında da hiçbir sakınca yoktur. Hastalar bu duruma da direnç gösterebildikleri için günümüzde iki hatta üç değişik grup tansiyon ilacının tek hap halinde üretimleri gerçekleşmektedir.
Tedavide kullanılan ilaçların sık sık ve gereksiz olarak değiştirilmesi, tedavi süreçlerini etkileyen önemli bir sorundur. İlaç dozunun yetersiz kaldığına karar vermek için en az 3 hafta beklenmesi ve sonra gerekiyorsa doz artırımı yapmak ya da farklı gruptan yeni bir ilaç eklemek daha doğru olacaktır. İlaçların tam etkili seviyeye ulaşması genellikle 2 ayı bulabilir.
Hastaların değişik nedenlerle ilaçlarını birdenbire kesmelerinin ciddi komplikasyonlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Tansiyonu bir yay gibi düşünecek olursak bu yaya basan gücün bir anda kaldırılması nasıl ki yayı fırlatırsa tansiyon ilacının aniden kesilmesi de bir anda tansiyonu fırlatarak inme , kalp krizi veya beyin kanamasına yol açabilir. Buna “rebound etki” diyoruz. İlaçların mutlaka azaltılarak kesilmesi gerekir ki bu süre en az 10 gün olmalıdır.
Evde ölçülen tansiyonun yüksek çıkması sonrası felç olurum korkusuyla acil servise koşturulması da ilacını düzenli kullanan hastalar için çoğu zaman gereksizdir. Özellikle hiçbir yakınması olmayan hastalarda kan basıncının kısa sürede düşürülmeye çalışılması gereksiz ve hatta zararlı olabilecek bir uygulamadır. Hipertansif acil tabloları sırasında düzeltilmesi gereken, kan basıncındaki yükseklik değil, hastanın yakınmalarıdır. Acil servislerde ve maalesef bazen de hastanın evinde kullanıldığına sıkça şahit olduğumuz dil altı Kapril veya benzeri ilaçların uygulanması gereksizdir. Yakın zamana kadar kullanılan dil altı Nifedipin de zararlı olduğu saptanarak terkedilmiştir.
Çoğunlukla belirti vermeyen bir hastalık için ömür boyu ilaç kullanımı konusunda hastanın ikna edilebilmesi çoğu zaman güç olmaktadır. Hipertansiyona bağlı olarak zaman içerisinde gelişebilecek hedef organ hasarının iyi bir şekilde anlatılması bu süreçte işe yarayabilir.
Hipertansiyon tedavisi ömür boyu süreceğinden takip periyotlarının da tedavinin etkinliği, yan etkiler, risk faktörleri ve hedef organ hasarının değerlendirilmesi için uygun aralarla seçilmesi gerekir. Kan basıncı tam olarak kontrol altına alındıktan sonra 6 aylık aralıklarla yapılacak kardiyoloji muayeneleri yeterli olacaktır.