Lennfoma
Lenfoma, lenfositlerden kaynaklanan bir kanser türüdür. Lenf düğümlerinin kötü huylu tümörlerine verilen genel bir isimdir. Çok fazla sayıda alt grupları olan lenfomalar Hodgkin Lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma olarak iki ana alt gruba ayılırlar.
Lenfomaların neden oluştuğu net olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı bir hastalık olmayan lefomaların gelişimini kolaylaştıran bazı faktörler vardır. Kimyasal maddelere uzun süre maruz kalma, bağışıklık sisteminin baskılanması, bazı viruslar lenfoma gelişimini kolaylaştırmaktadır. Ailesinde lenfoma olan kişilerde daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Son yıllarda Hodgkin doşı lenfomaların görülme sıklığında artış saptanmıştır. Bunun nedeni net olarak bilinmemekle birlikte yaşam süresinin uzaması, tanı yöntemlerinin gelişmesi, insanların hekime daha kolay ulaşabilmesi, kimyasal maddelere daha sık maruz kalınması artıştan sorumlu olabilecek faktörlerdir.
Lenfomalar, birçok farklı bulgu ile karşımıza çıkabilmektedirler. En önemli yakınma sıklıkla boyunda fark edilen şişliklerdir. Boyun dışında koltuk altında kasıklarda da lenf düğümlerinin büyümesinden kaynaklanan şişlikler oluşur. Şişlikler genellikle ağrısızdır. Yüzeysel lenf düğümleri dışında göğüs kafesi ve karın içindeki lenf düğümlerinde de hastalık görülebilmekte, bu lenf düğümü büyümeleri sonucu etraf dokulara bası nedeniyle öksürük, nefes darlığı, karın ağrısı, bacaklarda şişlik gibi yakınmalar oluşabilmektedir. Hastalarda “ B semptomları” olarak da ifade edilen ateş, terleme, zayıflama yakınmaları olabilir. Zayıflama yakınmasının lenfoma için anlamlı olabilmesi için son 6 ayda vücut ağırlığının %10’unun kaybedilmesi gereklidir.
Lenfoma, lenf düğümleri dışında başta dalak olmak üzere, karaciğerde, bademciklerde, yutakta, mide ve barsaklada, ciltte, beyinde de görülebilmekte ve bulundukları organa göre farklı belirtiler verebilmektedir.
Lenfoma tanısı koymak için mutlaka tutulmuş bölgeden biopsi yapmak gerekir. Kesin tanı histopatolojik inceleme ile konur. Bu nedenle lenf düğümü büyümesi olan hastalarda lenf düğümünün cerrahi olarak çıkarılması ve histopatolojik tetkikinin yapılması gereklidir. Bazı durumlarda yüzeysel lenf düğümlerinde tutulum olmamakta, hastaların göğüs ve karın içi bölgelerinde lenf düğümleri büyüyebilmektedir. Bu durumda büyüyen lenf düğümüne cerrahi olarak ulaşılıp biyopsi almak gerekebilmektedir.
Lenfoma tanısı konan hastalarda mutlaka evreleme yapılmalıdır. Hastalığın evresi tedavi seçeneğini değiştirebilmektedir. Hastalığın evresinin tayininde bilgisayarlı tomografi, PET CT gibi yöntemler kullanılır. Yine lenfomada sık olmamakla beraber kemik iliği tutulumu da olduğundan tanı konulan hastalara mutlaka kemik iliği biyopsisi yapılmalı ve tutulum açısından değerlendirilmelidir.
Evreleme ve hastalığın prognozu ile ilgili değerlendirmeler yapıldıktan sonra hastalığın tedavisine karar verilmelidir. Erken evre Folliküler lenfoma gibi bazı durumlarda hastalar tedavi verilmeden izlenebilirler. Ancak çoğu kez lenfoma tanısı alan hastalara kemoterapi gerekir. Erken evre Hodgkin lenfomalarda tek başına radyoterapi de uygulanabilmektedir. Yine bazı durumlarda hastalara kemoterapi sonrası radyoterapi de önerilmektedir.
Son yıllarda kanserli hastaların tedavisinde gündeme gelen hedefe yönelik tedaviler , lenfomalı hastalarda da uygulanmaktadır ve lenfomada tedaviye önemli katkılarda bulunmaktadır. Olguların az bir kısmında kemoterapi ve/veya radyoterapiye yanıt yeterli olmamakta, bu durumlarda da hastalara kök hücre nakli uygulanmaktadır. Bu nakillerde kök hücre kaynağı hastanın kendisi olup, yanıtsız olgularda akraba veya akraba dışı kök hücre nakilleri de uygulanabilmektedir.