Polikistik Over Sendromu (PCO)

Polikistik Over Sendromu (PCO)

Polikistik over sendromu üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrin hastalıktır. Kadınlardaki en önemli yumurtlama problemlerinden biri olan PCOS’nun dünyadaki kesin sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 4-9‘unu etkilediği düşünülmektedir. Polikistik over kelime anlamı olarak ‘’ çok sayıda kist içeren yumurtalık ‘’ demektir ve polikistik over (PCO) yumurtalıkların ultrasonografideki görünümlerini tanımlamak için kullanılan bir tabirdir.

Normalde kadınların %21-22’sinde ultrasonografide yumurtalıklar PCO şeklinde izlenmektedir.Yani her 5 kadından birinde USG’de polikistik overler görülmektedir,

Altta yatan neden tam olarak bilinmediği için nedene yönelik tedavisi yapılamayan PCOS’nun oluşumunda yumurtalık içi birtakım hormonal dengelerin bozulduğu ve bunda insülin hormonunun da etkili olduğu ileri sürülmektedir. PCOS genetik yatkınlık ve çevresel risk faktörlerinin (genellikle beslenme) kombine etkisi ile tetiklenen kompleks, heterojen bir sendromdur. Normalde kadın vücudunda bulunan iki yumurtalık her adet döneminde döllenmeye müsait uygun bir yumurta geliştirir. Bu yumurta gelişimini ve olgunlaşmasını folikül adı verilen içi sıvı dolu bir kesecikte tamamlar. PCO’de ise birçok yumurta aynı anda olgunlaşmaya çalışır fakat bunu başaramazlar. Sonuçta birçok yumurta vardır ama bunların hiçbiri gelişip döllenme yeteneği kazanamazlar. PCOS klinik ve kan hormon özellikleri değerlendirildiğinde heterojendir ve hastalarda geniş bir bulgular spektrumu gözlenmektedir.
PCOS olabileceğini düşündüğümüz hastalarda adet düzensizliği (oligomenore; 35 günden uzun süreli aralıklarla adet görme), tüylenmede artış, obesite, infertilite (1 yıldan uzun sürede çocuk sahibi olmama) görülmektedir. Laboratuar testlerinde kanda androjenik hormonların arttığı (testosteron vs) izlenmektedir. Açlık kan şekeri, açlık insülin, prolaktin ve şeker yükeleme testi gibi tetkikler tanıda yararlanılan diğer tetkiklerdir.
Ultrasonografide yumurtalıklar normalden daha büyük olarak izlenmekte ve 10 mm altında çok sayıda folikül yumurtalığın çevresi boyunca inci kolye görünümünde çevresel dizilim göstermektedir. Ultrasonografide PCO görünümü ile birlikte hastalarda adet düzensizliği, tüylenme, kilo alma, çocuk sahibi olamama gibi belirtiler de varsa PCOS’dan bahsedilir. Adet düzensizliği ve aşırı tüylenme genel bulgulardan en önemlileridir. Tüylenme olgularının %90’ında neden PCOS’dur. Aşırı tüylenme sadece kan androjen seviyelerinin artışına bağlı olmayıp kıl foliküllerinin androjenlere genetik olarak duyarlılığının arttığı da gösterilmiştir. Tipik ultrasonografik PCO görünümü olan fakat diğer klinik bulguların olmadığı veya kan hormon değerlerinin normal olduğu kadınların ise PCOS değil sadece PCO’nin olduğu söylenmelidir.
Etyolojisi tam olarak bilinmediği için nedene yönelik tedavi yapılamayan PCOS ‘nun tedavisinde amaç hastanın şikayetine yönelik tedavi vermektir. Fazla kilosu olan olgularda ilk öneri kilo verilmesidir. Klio verilmesi androjen üretimini azaltacağından hastanın şikayetlerinde azalmaya, hatta adetlerinde düzelmeye, tüylenmede hafiflemeye neden olabilmektedir. Mevcut tüylerin dökülmesini sağlayacak bir tedavi olmadığından bunların tedavisinde epilasyon önerilmektedir. Çocuk sahibi olamayan çiftlerde ise yumurtlamayı arttırıcı ilaç ve iğneler tedavide kullanılmaktadır. Bu tedavilerin işe yaramadığı durumlarda daha ileri tedavi yöntemlerine geçilebilir (aşılama, tüp bebek ..).
Uzun dönemde PCOS ile pek çok hastalıkarasında bağlantı kurulmuştur. Şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, gebeliğin tetiklediği şeker hastalığı, gebelikte tansşyon problemlerinin gelişimi, endometrial kanser, meme ve yumurtalık kanseri PCOS ile ilişkili olarka bildirlmiş hastalıklardır. Bu nedenle PCOS olguların tanılarının mümkün olduğunca erken konulması ve ömür boyu bu olguların yakın takibinin yapılması önemlidir.

POLİKİSTİK OVERİN ULTRASONOGRAFİK GÖRÜNÜMÜ

Aile planlaması yöntemleri
Aile planlaması, istedikleri zaman, istedikleri sayıda çocuk sahibi olmaları için ailelere verilen hizmetlerin tümüdür. Aile planlaması ailelerdeki kişi sayısını sınırlandırma anlamını taşımaz. Amaç anne ve doğacak çocukların sağlıklı olması ve çocuk sahibi olmak istendiğinde gebeliğin oluşmasıdır. Çünkü iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin vücut sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta, hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine neden olmaktadır. Ayrıca sık aralıklarla doğan çocukların anne karnında gelişmeleri tam olmamakta (doğum ağırlığı düşük bebekler), sakatlık oranı yükselmekte, bakımları güçleşmekte ve bebek ölümleri artmaktadır.
Bütün bunlar gözönüne alındığında aile planlamasının amaçlarını şöyle sıralayabiliriz ; Bireyleri ve aileleri, üreme sağlığı konusunda eğitmek,anne ölümlerini önlemek ve sağlığını korumak ,bebeklerin sağlıkla doğmalarını ve yaşamalarını sağlamak ,yüksek riskli gebelikleri önlemek , İstenmeyen gebelikleri önlemek ,çocuk sahibi olmak isteyenlere tıbbi yardım sağlamak ,bireyleri aile planlaması yöntemleri konusunda eğitmek.

(0222) 335 03 35 7/24 bize ulaşabilirsiniz.